You need to log-in or subscribe in order to use Student access.

"Önemsiz Şeyler" Oyunu ve Metni Anlama Çalışmaları

 

Susan Glaspell'in (ö. 1916) Önemsiz Şeyler oyunu, oyun hakkında açıklamalar ve oyunu anlama alıştırmaları English A: Literature (sf 81-96) kitabının yazarı Michele Lackovic ve Pearson yayınevinin izniyle Türkçeye çevrilmiştir. 

Sayfanın sonunda yer alan oyunu anlama alıştırmalarına verilen örnek cevaplar bir Türkçe A: Edebiyat öğrencisinin yanıtlarıdır. 

Metnin Türkçe çevirisi Ankara Üniversitesi Açık Ders Malzemeleri Yaratıcı Drama ders materyalindendir.  

Tiyatro metnini ve soruları, tahtaya yansıtarak ve örnek öğrenci yanıtlarına bakarak ya da çıktı alarak öğrencilerinizle paylaşabilirsiniz. Sorulara örnek yanıtlar, bu dersin sonunda PDF olarak yer almaktadır. 

Okurlar, Yazarlar ve Metinler: Susan Glaspell'in Önemsiz Şeyler (1916) Adlı Eserine Bir Yaklaşım

Bu keşif alanının merkezinde, dört türden herhangi birinde olduğu gibi, her kelimeye, yazar tarafından sağlanan her ayrıntıya dikkat eden, aynı zamanda belirtilenip ima edilen her şeye de dikkat eden yakın okuma bulunmaktadır. Yazarların yaptığı seçimler, biçimden bağımsız olarak metinlerinin anlamına katkıda bulunur. Ancak okuyucunun rolü de anlamın oluşturulmasında kritiktir.

Bir oyunun konusu ve yazarın bu konuya olan tutumu, bir yazarın seçtiği dramatik stratejiler, seyirci ve okuyucuda çeşitli etkiler yaratır. Düşüncelerimiz ve duygularımız, karakterlerin sözleri ve eylemleri, bu sözlerin ifade ediliş şekli (ton) okuyucu veya izleyici olarak bireysel deneyimlerimize bağlıdır.

Edebiyatın estetik doğasını tanımak, okuyucular olarak bireysel deneyimlerimize dayanan bir derecede öznelliği kabul ettiğimiz anlamına gelir. Bu kabul, analizin objektif zihniyetiyle birlikte çalışır. Anlam, bu iki farklı tepkinin (kişisel deneyim ve analitik bakış açısının) etkileşimi içinde müzakere ve inşa edilir. 

Drama ve yazarın kullanabileceği stratejiler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmanız, kendi deneyiminizle birleştiğinde anlamı müzakere etme şansınızı artırır. Drama okuyucuları aynı zamanda kendi süreçlerinin farkında olmalı, kendi duygusal tepkilerini ve entelektüel farkındalıklarını bilmelidir. Örneğin, "Şüpheniz ne zaman askıya alınır? Oyunu kendi gerçekliği olarak ne zaman kabul edersiniz? Ne zaman gülmeye, ağlamaya, öfke veya acıya kapılırsınız? Oyun ilerledikçe kendi geriliminiz veya beklentiniz farkında mısınız? Oyunun hareketinde odaklanmayı zorlaştıran anlar var mı? Neden? Oyun sizi açılış sahnesinden itibaren etkiliyor mu, yoksa yazarın ürettiği devinimle birlikte mi büyüyor? Bir karakteri diğerinden daha çok seviyor musunuz? Ve eğer öyleyse, nedenini biliyor musunuz?"

Susan Glaspell'in tek perdelik oyunu Önemsiz Şeyler'de, yakın okuma, "sahne" olarak belirtilen ilk gözlemleriyle başlar. Karakterlerin bir listesi ve/veya sahne düzeni açıklaması, diyalog için gerçek gibi görünen ama aslında önemsiz gibi görünen şeyler olabilir. Bu başlangıç açıklamalarını atlamak, maalesef birçok öğrencinin yaptığı gibi, karakterler, sahne düzeni ve sonunda anlam hakkında önemli içgörüler kazanma fırsatını ortadan kaldırır. Önemsiz Şeyler'i baştan sona okurken, metni altı etkinlik bölümüne ayırdığımızı göreceksiniz. Bu bölümlerden her birinde, yakın okuma tekniklerine dayanan sorular sorulacaktır. Yanıtlarınızı öğrenen portföyünüze not alınız. 

Önemsiz Şeyler oyunu 

Yazan: Susan Glaspell                                  

Kişiler:

Yöre Savcısı: Bay Henderson

Şerif: Bay Peters

Şerifin Karısı: Bayan Peters

Komşu Çiftçi: Bay Hale

Komşu Çiftçinin Karısı: Bayan Hale

 Bu isimleri tahtaya yazarak her karakterin karşısına bir öğrencinin ismini yazabilirsiniz. Öğrencilerden oyunu tahtada metinden okuyarak canlandırmaları istenebilir ya da oyunu ezberlemeleri beklenebilir. 

 Öğrencilere yukarıdaki oyun afişinden hareketle ne gibi çıkarımlarda bulunabileceklerini sorunuz. 

Sahne: 

Merhum John Wright’ın ve şu anda gözaltında olan karısı Bayan Mini Wright’ın çiftlik evlerinin kasvetli mutfağı. Düzensiz, evyede bulaşıklar, mermerin üstünde bir ekmek, masanın üstünde bulaşık kurulama bezi. İşler yarım kalmış, bu belli. 

Önce şerif arkasından savcı Bay Henderson ve Bay Hale girerler. Şerif ve Bay Hale orta yaşlarındadır. Savcı genç bir adam. Hepsi birden sobaya yönelir. Peşlerinden iki kadın içeri girer. Önce şerifin sırım gibi gergin ve ince yüzü ile eşi Bayan Peters ardından daha şişman ve rahat görünümlü olan Bayan Hale. Ancak Bayan Hale içeri girerken etrafa korku ile bakmaktadır. Bu iki kadın yavaşça içeriye girmişlerdir ve birbirlerine yakın dururlar.   

 (Yukarıdaki parçaya göre)  Alıştırma A

  1. Sahne tasvirinde hangi kelimeler göze çarpıyor? Kelime seçimleri ile ton nasıl yaratılmış?

  2. "Şu anda" ifadesi ile oyun yazarı ne demek istiyor? 

  3. Karakterler nasıl oluşturulmuş? Onlar hakkında doğrudan ve dolaylı yoldan neler söyleniyor? 

  4. Kadınların ve erkeklerin sahnede nerede konumlandıklarına dikkat edin. Oyun yazarı, neden oyuncuların konumlarını bu şekilde ayrıntılandırıyor?  

 Bir oyunun açılış sahnesini betimlemek için araştırma ve hayal gücü ne kadar gerekli olabilir?

Film yapımcısı Sally Heckel, Glaspell'in oyununun kısa hikâye versiyonunu 1980'de 30 dakikalık Oscar'a aday gösterilen bir filme dönüştürdüğünde, metinde anlatılan mutfak hakkında şunları söyler:

"Mutfağı sadece bir arka plan değil, filmdeki başka bir karakter olarak düşündüm. Atmosferi ve içindeki nesneler, bir ruh hâli oluşturmalı ve kendi hikâyelerini ortaya koymalıydı. O dönemde yoksul kırsal insanların yaşam tarzı hakkında çok az bilgi kaydedilmişti ve mutfaklarıyla ilgili neredeyse hiçbir şey bilinmiyordu. Birkaç illüstrasyon bulabildim ancak fotoğraflar neredeyse hiç yoktu. Bilgilerin büyük bir kısmı insanların anılarından ve o döneme ait kadın dergilerindeki mektuplardan geldi."

  Glaspell'in açılış dilinin hayal gücünde sahneyi nasıl oluşturduğunu düşündükten sonra, Glaspell'in metninin iki farklı film versiyonunun açılışlarını izleyin. Sally Heckel ve Alfred Hitchcock, sırasıyla 1980 ve 1961'de, Glaspell'in tek perdelik oyununun kısa hikâye versiyonuna dayanan kısa filmler yapmışlardır. Her iki filmin de diyalog başlamadan önceki açılış sahnelerini izleyin ve film yapımcılarının tonu nasıl oluşturmak ve metinleri görsel bir gerçekliğe dönüştürmek için kullandıkları araçları düşünün.

  1. Her iki versiyonda da gördüğünüz ilk görüntü nedir? Görüntü, tonun oluşmasına nasıl yardımcı olur?
  2. Ses ve aydınlatma hakkında fark ettiğiniz şeyler nelerdir? Bu unsurlar, tonu oluşturmak için görsellerle nasıl bir işbirliği içerisindedir?
  3. İzlediğiniz sahnelerde hava durumu nasıl iletiliyor? Bu durumun sahneye etkisi ne olabilir?
  4. İzlediğiniz sahnelerde dış mekândan iç mekâna geçişin etkisi nedir? Bu değişiklik metin versiyonunda yok ve her iki yönetmen de filmine eklemiştir. Bu tercihi neden yaptıklarını düşünüyorsunuz?
  5. Eğer bu sahnenin açılışını yönetiyor olsaydınız neyi ve nasıl farklı yapabilirsiniz?

Sally Heckel'in Filmi:

Alfred Hitchcock'un Filmi:

https://mubi.com/en/tr/films/alfred-hitchcock-presents-a-jury-of-her-peers

(Şerif, Savcı, Çiftçi önden girerler. Sobaya üşüşürler, arkalarından Şerifin Karısı ve Çiftçinin Karısı girer.)

Savcı: Bu iyi geldi işte. Ateşe yaklaşın bayanlar.

Şerifin Karısı: Ben…üşümüyorum.

Şerif: (Elindeki kâğıtlarla resmî bir işe hazırlık yaparak) Şimdi Bay Hale, eşyaları yerinden oynatmadan önce, Bay Henderson’la dün sabah buraya geldiğinizde ne gördünüz anlatın.

Hale: Harry’le ben patates yüküyle kasabaya gidiyorduk ki, buraya vardığımızda dedim ki; “John Wright’ı benimle birlikte ortak bir telefon almaya götürebilecek miyim bir bakayım.” Wright’la bu konuyu daha önce bir kez konuşmuştum. İnsanların nasılsa çok fazla konuştuklarını, sadece huzur ve sessizlik istediğini söyleyerek beni reddetmişti. Sanırım hep ne kadar kafasının dikine gittiğini bilirsiniz; ama belki evine gidip karısının önünde bu konuyu konuşsam diye düşündüm. Ancak karısının isteklerinin John için fazla bir şey ifade etmediğini Harry’ye söyledim.

Savcı: Bu konuda daha sonra konuşalım Bay Hale. Tabii ki bunları da öğrenmek isterim ama şimdi sadece eve vardığınızda ne olduğunu anlatın.

Hale: Herhangi bir şey duymadım ve görmedim; kapıya vurdum ama içerisi hala sessizdi. Uyanık olduklarını biliyordum, saat sekizi geçmişti. Bu yüzden tekrar kapıya vurdum ve birisinin “Gelin” dediğini duyar gibi oldum. Emin değildim, ama kapıyı açtım. İşte şu sallanan sandalyede Bayan Wright oturuyordu.

(Hepsi sallanan sandalyeye bakarlar.)

Savcı: Ne…yapıyordu peki?

Hale: İleri geri sallanıyordu. Elinde önlüğü vardı ve sanki…ona pili yapıyordu.

Savcı: Peki nasıl görünüyordu?

Hale: Şey, garip bir hali vardı.

Savcı: Ne demek istiyorsunuz garip demekle?

Hale: Yani..bir sonraki şey olarak ne yapacağını bilmez bir halde gibiydi. Sanki tükenmiş gibiydi.

Savcı: Sizin gelişinizi nasıl karşılamış gibi göründü?

Hale: Şey, sanırım aldırış etmedi. “Nasılsınız Bayan Wright, hava soğuk değil mi?” dedim. “Öyle mi?” dedi. Ve önlüğünü büzmeye devam etti. Ben, “John’u görmek istiyorum” dedim. Sonra…güldü. O, “hayır” dedi sersemlemişcesine. “Evde değil mi?” dedim ben. “Evet” dedi o. “O halde, neden onu göremiyorum?” dedim ona sabırla. “Çünkü o öldü” dedi. “Öldü mü?” dedim ben. Sadece başını salladı, en ufak bir heyecan belirtisi göstermeden ama ileri geri sallanarak. “N’oldu, o nerede?” dedim ben. Sadece üst katı işaret etti. “Boynuna sarılı bir ip yüzünden” dedi ve önlüğüne pili yapmaya devam etti. Ben dışarı çıkıp Harry’yi çağırdım. Belki de…yardım gerekir diye düşündüm. Üst kata çıktık ve işte orada…boylu boyunca yatıyordu.

Savcı: Sanırım üst kata çıksak iyi olacak. Şimdi sadece hikâyenin devamını anlatmaya devam edin.

Hale: Şey, aklıma ilk gelen ipi söküp çıkarmak oldu. Ama Harry, dedi ki, “Evet, tamamiyle ölmüş ama biz hiçbir şeyi ellemesek iyi olur.” Bunun üzerine merdivenlerden dönüp aşağı indik. Bayan Wright yine aynı şekilde oturuyordu. “Kimseye haber verildi mi?” diye sordum ben. “Hayır” dedi o ilgisizce. “Bunu kim yaptı Bayan Wright?” dedi Harry. O, önlüğüne pili yapmayı kesti, “Bilmiyorum” dedi. “Bilmiyor muydunuz?” dedi Harry, “Yatakta onunla birlikte uyumuyor muydunuz?” “Evet,” dedi o, “Ama ben iç kısmında uyuyordum.” “Birisi onun boynuna ip doladı ve boğdu ve siz uyanmadınız?” dedi Harry. O, “Uyanmadım” dedi, “Ben derin uyurum”. Harry ona daha soru soracak oldu, ama ben, belki de onun öyküsünü önce sorgu yargıcına veya şerife anlatmasına izin vermemizin daha iyi olacağını söyledim. Böylece Harry olabildiğince hızla, bir telefon bulunabilecek bir yere gitti.

Savcı: Peki sizin savcıya gideceğinizi öğrenen Bayan Wright ne yaptı?

Hale: O sandalyeden şuradakine geçti ve elleri birbirine kenetlenmiş, yere bakarak öylece oturdu. Ben, bir sohbet açma duygusuna kapıldım ve John’un telefon bağlatmak isteyip istemeyeceğini öğrenmeye geldiğimi söyledim. Bunun üzerine gülmeye başladı, sonra sustu ve bana baktı korku içinde. Sonra doktor geldi ve siz…sanırım sizin bilmediğiniz benim bildiklerim bunlar.

 (Yukarıdaki parçaya göre) Alıştırma B:

5. Diyalog sayesinde karakterler hakkında neler öğreniyoruz?  

6. Eksiltili cümleler metinde nasıl bir etki yaratıyor? (.... olan yerler) 

7. Karakterlerin sahnedeki konumlarından neler öğreniyoruz?

8. Konuda devinimi (momentum) ne oluşturuyor? (Şüphe, merak, ilgi?)

Savcı: (Çevreye bakarak) Sanırım önce üst kata çıkacağız. Ondan sonra da dışarıya ahıra bakarız. (Şerife’e mutfağı gösteterek) Burada önemli bir şeyin olmadığına ikna oldunuz değil mi?

Şerif: Burada bir şey yok, sadece mutfak gereçleri.

(Savcı ortalığa bakar)

Savcı: Burası amma da pis. (Kadınlar yakına gelirler)

Şerifin Karısı: (Öbür kadına) Ah, onun meyvesi; donmuş.

(Savcı'ya) Soğuklar bastırınca ateş sönerse diye çok endişelenirdi, kavanozları kırılabilirdi.

Şerif: Ah, şu kadınları yenemezsiniz! Ortada cinayet suçlaması var, konserveleri için endişeleniliyor.

Savcı: Sanırım şu işte endişelenmek için konservelerden daha ciddi şeyler var

Hale: Ah, kadınlar önemsiz şeylere kaygı duymaya alışıktırlar. (İki kadın sessizce biraz daha yaklaşırlar)

Savcı: (Politik) Ama yine de, tüm kaygılarına rağmen, hanımlar olmadan biz ne yapardık? (Ellerini yıkar, havluya uzanır) Kirli havlular! (Ayağıyla yerdeki kirli bulaşıklara tekme atar) Pek iyi bir ev sahibesi değilmiş. Ne dersiniz bayanlar?

Çiftçinin Karısı: Bir çiftlikte yapılacak çok iş vardır.

Savcı: Eminim, ama daha temiz çiftlik evleri biliyorum.

Çiftçinin Karısı: O havlular çok çabuk kirlenir. Erkeklerin elleri her zaman olması gerektiği gibi temiz olmaz. 

Savcı: Görüyorum ki cinsinize sadıksınız. Siz ve Bayan Wright komşuydunuz. Sanırım arkadaştınız da.

Çiftçinin Karısı: (Başını sallayarak) Son yıllarda onu sık görmüyordum. Bu eve gelmemiştim... bir yıldan fazladır.

Savcı: Neden? Onu sevmiyor muydunuz?

Çiftçinin Karısı: Onu yeteri kadar severdim. Çiftçi eşlerinin işleri çok olur Bay Henderson, hem..

Savcı: Evet?

Çiftçinin Karısı: (Çevreye bakınarak) Hem burası hiçbir zaman sevimli bir yer olarak görünmemişti.

Savcı: Hayır, sevimli değil. Hem onun yuva kurma içgüdüsünün olduğunu söyleyemem.

Çiftçinin Karısı: Şey... Wright’ın da olup olmadığını bilemem.

Savcı: Yani, iyi geçinemediklerini mi söylemek istiyorsunuz?

Çiftçinin Karısı: Hayır, hiçbir şey söylemek istemiyorum. Ancak sanırım ki, içinde John Wright olan bir yer daha sevimli olamaz.

Savcı: Bu konuda biraz daha konuşmak isterim. Şimdi yukarı bakmalıyım. (Savcı yukarı çıkar)

Şerif: Sanırım Bayan Peters’ın alacakları uygun olur. Ona giysi ve birkaç küçük şey götürmek iyi olur. Dün öyle acele içinde ayrıldık ki.

Savcı: Ama alacaklarınızı görmek isterim Bayan Peters. Bizim işimize yarayacak herhangi bir şeye göz kulak olmalıyım.

Şerifin Karısı: Evet Bay Henderson.

  (Yukarıdaki parçaya göre) Alıştırma C:

9. Karakterlerin eylemleri, mimikleri ve diyalogları aracılığı ile ne öğreniyoruz?

10. Devinimin inşasını devam ettiren şey nedir? 

11. Toplumsal cinsiyet rolleri ve varsayımları hakkında ne dikkatinizi çekiyor? Oyun yazarı eserin adını neden “önemsiz şeyler” olarak seçmiş?

(Kadınlar, erkeklerin ayak sesleri uzaklaşınca, mutfağa bakınırlar)

Çiftçinin Karısı: Erkeklerin benim mutfağıma gelip çevreye merakla bakınmalarından ve eleştirmelerinden nefret ederim. (Savcı’nın bozduğu yerdeki tavaları düzeltir)

Şerifin Karısı: Bu onların baş görevidir!

Çiftçinin Karısı: Evet, bu da Savcı’nın marifeti! Telaşla gitmek zorundayken, bulaşıklarını becerememiş olması hakkında konuşmak çok alçakça görünüyor.

Şerifin Karısı: Ekmek mayalamış.

Çiftçinin Karısı: Meyvelerine yazık olmuş. Acaba bozulmuşlar mıdır? Sanırım bazıları bozulmamış Bayan Peters. Evet…bu vişne..yalnızca bu bozulmamış. (Şişenin kenarlarını siler) Sıcak havalardaki onca emeğinden sonra kendini kötü hissedecektir. Geçen yaz kendi vişnelerimi güneşe koyduğum günü hatırlarım.

Şerifin Karısı: Ben de odasından eşyalarını almalıyım, yardım eder misin Bayan Hale? (Odaya geçerler ve elbise, ayakkabı gibi şeyleri taşırlar) Oda soğukmuş.

Çiftçinin Karısı: (Eteği inceleyerek) Bayan Wright içedönüktü. Sanırım belki de o yüzden o kadar şeyi kendine sakladı. Kadın Dernekleri’ne üye değildi. Sanırım kendini partal hissedersen, hiçbir şeyin keyfine varamazsın. Bir zamanlar, Minnie Foster olduğu günlerde, koroda şarkı söyleyen bir kasabalı kızken, güzel elbiseler giyerdi ve çok canlıydı. Ama bu…ah, bu otuz yıl önceydi. Bütün alacağın bunlar mı?

Şerifin Karısı: Bir önlük istediğini söyledi. İstenecek komik bir şey, Tanrı bilir ama cezaevinde seni kirletecek çok şey bulunmaz. Ama sanırım sadece kendini daha doğal hissetmek için. Onların, dolabın üst çekmecesinde olduğunu söyledi. Evet, burada. Ve sonra her zaman kapının arkasında asılı duran küçük şalı.

Çiftçinin Karısı: Bayan Peters?

Şerifin Karısı: Evet Bayan Hale?

Çiftçinin Karısı: Bunu onun yaptığını düşünüyor musun?

Şerifin Karısı: (Korku dolu bir sesle) Ay, bilmiyorum.

Çiftçinin Karısı: Ben, pek sanmıyorum onun yaptığını. Önlüğünü ve küçük şalını soruyor. Reçelleri için endişeleniyor.

Şerifin Karısı: Bay Peters durumun onun aleyhinde göründüğünü söylüyor. Bay Henderson bu davada bir güdüleyici aradıklarını söyledi; öfke belirtisi veya ani bir duygu.

Çiftçinin Karısı: Burada ani bir öfke belirtisi görmüyorum. (Masanın silinmiş yarısına bakar) Şuraya kadar silinmiş. Acaba yukarıda neler buluyorlar? Umarım orayı biraz daha düzenli tutmuştur. Biliyor musun, sinsice hareket ediyormuşuz gibi. Onu kasabada kilitledikten sonra buraya gelip onun kendi evini ona karşı kullanmaya çalışmak!

Şerifin Karısı: Ama Bayan Hale kanun kanundur.

Çiftçinin Karısı: Sanırım öyle.

Şerifin Karısı: (Bir masanın orada bir şey bularak) Bir kırkyama yapıyormuş. (Büyük dikiş sepetini getirir ve parlak parçalara bakarlar)

Çiftçinin Karısı: Ahşap kulübe deseni bu. Güzel, değil mi? Acaba sarma işi mi yapacaktı, yoksa sadece düğüm mü atacaktı?

(Erkekler merdivenlerden inerler)

Şerif: Merak ediyorlarmış, acaba sarma işi mi yoksa düğmük mü atacakmış!

(Erkekler gülerler, kadınlar şaşkın bakarlar)

Savcı: Hadi ahıra gidelim bakalım.

  (Yukarıdaki parçaya göre)  ALIŞTIRMA D

12.  Dramatik ironinin bu bölümdeki etkisi nedir? 

13. Bu bölümde iki kadın karakter birbirlerinden nasıl farklılaşıyor? Bu kadın karakterlerin kimlikleri, fizikî eylemleri ve diyalogları ile nasıl biçimleniyor? 

14. Devinimin (momentum) oluşumuna katkısı nedir?

Çiftçinin Karısı: (Küskün) Onların delil toplamasını beklerken, zamanımızı önemsiz şeylere harcamamız neden bu kadar tuhaf olsun bilemiyorum. Gülünecek bir şey görmüyorum.

Şerifin Karısı: (Özür dileyerek) Tabii akıllarında çok önemli şeyler var.

(Bir sandalye çeker ve masadaki Bayan Hale’e katılır.)

Çiftçinin Karısı: Bayan Peters, şuna bakın. Dikişe bakın. Üstünde çalıştığı buymuş. O kadar düzgün ki. Ve şuna bakın! Her yere yayımlı! Tüh, sanki artık ne yaptığını bilmiyormuş gibi (Tedirgindirler, Çiftçinin Karısı bir düğümü söker)!

Şerifin Karısı: Aman, ne yapıyorsun Bayan Hale?

Çiftçinin Karısı: Sadece düzgün dikilmemiş bir ilmiği koparıyorum. Kötü dikiş beni her zaman huzursuz etmiştir.

Şerifin Karısı: (Asabice) Bir şeyleri ellememeliyiz sanırım.

Çiftçinin Karısı: Bayan Peters, sizce bu kadar neye öfkeliydi acaba?

Şerifin Karısı: Ah bilmem ki. Ben bazen yorgun olduğumda çok çirkin dikiş dikerim. Şey bunları toparlamalıyım. Düşündüğümüzden daha evvel işlerini bitirebilirler. Acaba bir kağıtla sicimi nerden bulsam.

Çiftçinin Karısı: Belki şu dolaptan.

Şerifin Karısı: Aaaa, burada bir kuş kafesi var. Bir kuşu var mıydı Bayan Hale?

Çiftçinin Karısı: Bilmiyorum. O kadar uzun zamandır buraya gelmemişim ki .geçen yıl kanaryaları ucuza satan bir adam vardı. Bir tane alıp almadığını bilemiyorum. Minnie o kadar güzel şarkı söylerdi ki.

Şerifin Karısı: Merak ediyorum acaba kuşa ne oldu?

Çiftçinin Karısı: Belki de kedi kaptı.

Şerifin Karısı: Hayır kedisi yoktur. Benim kedim onun odasına girmişti de gerçekten çok tedirgin olmuş, benden onu dışarı çıkarmamı istemişti. (Kafese bakarak) Aaaa, şu kapıya bak! Kırılmış. Bir menteşesi çekilip koparılmış.

Çiftçinin Karısı: Birisi onu zorlamış gibi görünüyor.

Şerifin Karısı: Öyle.

Çiftçinin Karısı: Umarım bir delil bulacaklarsa, artık bulmuş olsunlar. Bu yeri sevmedim.

Şerifin Karısı: Benimle buraya geldiğiniz için teşekkür ederim Bayan Hale. Yoksa yalnız kalırdım burada.

Çiftçinin Karısı: Biliyor musunuz keşke daha sık uğrasaymışım ona.

Şerifin Karısı: Kendini suçlama Bayan Hale.

Çiftçinin Karısı: Çocuksuz olmak işi azaltır... ama evi sessiz yapar ve Wright bütün gün dışarıdaydı. Geldiğinde de onunla dostluk etmezdi. John Wright’ı tanır mıydın Bayan Peters?

Şerifin Karısı: Tanımak değil, onu birkaç kez kasabada görmüştüm. İyi bir adam olduğunu söylerler.

Çiftçinin Karısı: Evet, iyiydi. İçki içmezdi ve sözünü tutardı sanırım. Borçlarını öderdi. Ama zor bir adamdı. Tıpkı kemiğe işleyen soğuk ve kuru rüzgar gibi. (Susar, kafese döner) Kuşa ne oldu acaba?

Şerifin Karısı: Bilemiyorum, belki hastalanıp öldü.

Çiftçinin Karısı: Ne diyorum Bayan Peters? Bu kırkyamayı da yanında götürsen? Bakarsın onun aklını meşgul eder.

Şerifin Karısı: Yaaa, sanırım bu hoş bir fikir. Buna bir itiraz olmaz öyle değil mi? Şimdi…kumaş parçalarını da alsam mı? (Dikiş kutusuna bakarlar)

Çiftçinin Karısı: İşte burada biraz kırmızı var. Herhalde dikiş malzemeleri de buradadır. Amma da güzel bir kutu. Makası buradadır belki. (Kutuyu açar) O da ne? Bu ipek parçasına sarılı bir şey var.

Şerifin Karısı: Hayır bu makas değil.

Çiftçinin Karısı: Ay Bayan Peters….bu….

Şerifin Karısı: Bu, o kuş.

Çiftçinin Karısı: Ama Bayan Peters, şuna bak! Boynuna bak! Hepsi….şeye doğru öbür yana.

Şerifin Karısı: Biri… onun…boynunu…burmuş.

  (Yukarıdaki parçaya göre) ALIŞTIRMA E

15. Hangi yeni temalar bu bölümde eklenmiştir? 

16. Duraklama ve sessizliklerin anlamı nedir? 

17. Bayan Wright’ın eylemlerine farklı bakış açıları ile bakılması, karakter kurulumunu nasıl etkiler? 

Savcı: Evet hanımlar, sarma işim mi yoksa düğüm mü atacağına karar verdiniz mi?

Şerifin Karısı: Sanıyoruz ki….düğüm atacamış.

Savcı: Bakın bu ilginç, eminim. (Kafese bakar) Kuş kaçmış mı?

Çiftçinin Karısı: Sanıyoruz ki…kedi onu kapmış.

Savcı: Kedileri var mıymış?

Şerifin Karısı: Şimdi değil. Bilirsiniz kediler tekin değildirler. Çekip giderler.

Savcı: (Hemen konuyu değiştirerek) Dışarıdan gelen hiç kimseyi gösterir bir işaret yok. Onların kendi halatlarıyla boğulmuş. Hadi şimdi yine yukarı çıkalım ve tek tek üzerinden gidelim. (Kadınlar tedirgin ve sessiz)

Çiftçinin Karısı: O kuşu sevmişti. Onu, bu güzel kutunun üçünde gömecekti.

Şerifin Karısı: Çocukken bir kedim vardı…bir oğlan vardı, bir balta almıştı gözlerimin önünde….eğer beni tutmasalardı, ben…onun canını acıtırdım.

Çiftçinin Karısı: Acaba çevrede hiç çocuğun olmaması nasıl bir şey? Hayır. John Wright o şarkı söyleyen şeyi… kuşu sevmemiştir. O da şarkı söylerdi. O adam onu da öldürdü.

Şerifin Karısı: Kuşu kimin öldürdüğünü bilmiyoruz.

Çiftçinin Karısı: Ben John Wright’ı tanırdım.

Şerifin Karısı: Ben….suskunluğun ne demek olduğunu bilirim. Dakota’da benim ilk bebeğim öldüğünde…

Çiftçinin Karısı: Delil aramaları ne zaman biter dersin?

Şerifin Karısı: Ben suskunluğun ne demek olduğunu bilirim…..Kanun, suçu cezalandırmalıdır Bayan Hale.

Çiftçinin Karısı: Keşke Minnie Foster’ı mavi kurdeleli beyaz elbise giydiği günlerde görseydiniz. Ah keşke, arada bir buraya gelseydim! Bu bir suçtu! Bunun cezasını kim verecek?

Şerifin Karısı: Daha fazla…sürdürmemeliyiz.

Çiftçinin Karısı: Yardıma ihtiyacı olduğunu bilmeliydim! Kadınlar için…Biz birbirimize yakın ama o kadar da uzak yaşıyoruz ki. Hepimiz aynı yollardan geçiyoruz…. Ben sizin yerinizde olsaydım, ona reçellerinin bozulduğunu söylemezdim. Bu kavanozu da al, o zaman diğerlerinin bozulduğunu anlamayacaktır.

Şerifin Karısı: (Kavanozu alır, onu giysiye sarar) Oh, oh, erkeklerin bizi işitmemesi iyi. Onlar buna sadece gülüp geçmezler miydi! Bunun gibi bir şeye… ölü kanarya için ortalığı birbirine katmaya. Sanki bunun şeyle…şeyle...ilişkisi varmış gibi, gülmezler miydi! (Erkeklerin basamaklardan aşağı inmeleri işitilir)

Çiftçinin Karısı: Hayır Bayan Peters, bunun neden yapıldığı dışında her şey çok açık. Ancak konu kadınlara geldiğinde jürileri bilirsiniz. Eğer kesin bir şey varsa. Gösterecek bir şey, üzerine hikaye anlatılacak bir şey, bu tuhaf olayla bağlantılı bir şey…

Şerif: İşte takımı topladım. Huh, dışarısı hayli soğuk.

Savcı: Burada bir süre kalacağım. Her şeyin üzerinden geçmek istiyorum. Yaptıklarımız yeterli değil bana göre.

Şerif: Bayan Peters’ın yanına alacaklarını görmek ister misiniz?

Savcı: (Gülerek) Hanımların bulup aldıkları şeyler pek tehlikeli değil sanırım. (Kutuyu saran kumaşları da eller, ama devam etmez) Hayır, Bayan Peters’ın kontrole ihtiyacı yok. Bu konuda söylenecek, bir şerifin karısının kanunla evli olduğudur. Bunu hiç bu şekilde düşünmüş müydünüz Bayan Peters?

Şerifin Karısı: Hayır…pek o şekilde değil.

Şerif: Kanunla evli ha. Bunu sevdim…George… şu pencereye de bakmalıyız.

Savcı: Ha, pencereler…

(Kadınlar şaşkın. Bayan Peters kutuyu taşıdığı çantanın içine koymaya çalışır. Kutu büyüktür, sığmaz. Kutuyu açar, kuşu çıkarmaya çalışır. Kuş parçalanır, kadın dokunamaz. Orada çaresiz kalır. Bir kapı sesi işitilir. Bayan Hale kutuyu kapar ve mantosunun büyük ceplerine atar. İçeriye Savcı ve Şerif girerler.)

Savcı: (Şakayla) Evet, Henry, en azından yamaları dikmeyeceğini keşfettik. Şey yapacakmış…ona ne deniyordu hanımlar?

Çiftçinin Karısı: (Eli cebine yapışık) Biz ona…düğüm atmak diyoruz Bay Henderson….

PERDE

  (Yukarıdaki parçaya göre)  ALIŞTIRMA F:

18. Tekrar eden hangi eylemler ve hareketlerin sembolik anlamı vardır? 

19. Karakterler hakkındaki çıkarımlarınız nelerdir? 

20. Bu bölümde iki kadın karakterin diyaloğu değişti mi? 

21. Sahne yönergeleri, doğrudan söylenmeyen durumların dramatik oluşumuna katkı sağladı mı? 

22. Bu bölümde “Sessizlik”in nasıl bir etkisi söz konusudur? 

Zaman ve Mekân 

Bu bölümün çoğunda, Susan Glaspell'in oyununa okuyucuların, yazarların ve metinlerin keşfi alanını kullanarak derinlemesine indiniz. Bu, sadece IB Edebiyat sınavlarında başarı için değil, aynı zamanda karmaşık metinleri ve durumları çözmek için gerekli olan yakın okuma becerilerinizi pratiğe koyma fırsatı sağladı. Ancak, bir an için zaman ve mekan keşfi alanının Glaspell'in oyunuyla nasıl bağlantılı olduğunu düşünmek, bilginizi daha da geliştirme fırsatı sunar.

Tarihsel Bağlam

Susan Glaspell genç bir kadınken, Des Moines Daily News için muhabirlik yaptı ve eşini yatağında bir balta kullanarak öldürme suçundan mahkum edilen Margaret Hossack'ın davası hakkında bu gazetede haber yazdı. On beş yıl sonra Glaspell, tek perdelik oyunu Trifles (Önemsiz Şeyler)'ı yazdı ve ardından oyunu bir yıl sonra yeni bir başlıkla kısa bir hikaye olarak bir dergide yayımlanmak üzere yeniden yazdı: A Jury of Her Peers (Emsallerinden Oluşan Bir Jüri). Susan Glaspell'ın Trifles ve A Jury of Her Peers'ı yazdığı zamanlarda kadınlar oy kullanma hakkına sahip değildi ve jüriliğe seçilemezlerdi. Hukuk ve kadın çalışmaları profesörleri, Glaspell'ın edebî metinlerini özellikle cinsiyet eşitsizlikleri ile ilgili küresel öneme sahip konuları vurgulamak için kullanmaktadırlar.

   Karşılaştırmalar - Tematik, Küresel ve Bilgi Kuramı Bağlantıları

  1. Küçük bir grup içinde, Glaspell'in eserine dayanan Oscar'a aday gösterilen kısa filmle ilgili aşağıdaki ifadeleri okuyun ve bu alıntılarda sunulan fikirlerden birinde veya her ikisinde ortaya çıkan küresel bir sorun oluşturun: Duke Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Profesör olan Katharine T Bartlett, Glaspell'in eserinin 1980 film versiyonunu, "Erkeklerin ve kadınların yaşamları arasındaki en temel farkları ve bu farkların hukuki normlara potansiyel etkisini açığa çıkaran, etkileyici bir kısa drama. Gerçek bir klasik." olarak adlandırdı. Washington Üniversitesi Tarih ve Kadın Çalışmaları bölümünden Andrea Friedman, '[Glaspell'ın metninin] tekrar ulaşılabilir olması ne harika... Cinsiyet ve sosyal kurumlar hakkında eleştirel düşünceyi tetiklemek, kadınların sesi, feminist bakış açısı ve kolektif kimlik kavramlarını keşfetmek için, kadın çalışmalarının tanıtımından feminist araştırma yöntemlerine kadar... öğrencileri kadınlar, tarih ve adalet hakkında yeni düşünce yollarında düşündürmeyi asla başaramaz.'
  2. Metnin kendisiyle ilgili olarak, suçun etik sonuçlarını düşünün. Cinayeti kim işledi? Cinayeti kimin işlediğini nasıl bildiniz? Suç meşrulaştırılabilir mi? Cinayetin hiç gerekçesi var mı?
  3. Bu durumdaki cinsiyetle ilgili varsayımların bilgiyi nasıl engellediğini veya ortaya çıkardığını tartışın. Başka bir deyişle, erkeklerin ve kadınların cinsiyetle ilgili varsayımları, perspektiflerini nasıl çerçeveleyip onları suçun anlayışına yönlendiriyor? Hangi bakış açısı daha doğru? Neden?
  4. Adalet konusunu ele alın. Bu durumda, gerçeği ortaya çıkarmak mı daha adil, yoksa gizli tutmak mı? Neden? Tartışmanız, adalet ve gerçek arasındaki bağlantılar hakkında neler ortaya koyuyor? Tartışmanızdan notlarınızı öğrenci portföyünüze yazın. Veya ortak bir belge üzerinde işbirliği yaparak bunu kopyalayıp portföyünüze yerleştirebilirsiniz.

The Edge Ensemble Theater Company'den oyunun filmleştirilmiş hâli:

  Dr. Güzin Yamaner'in Tiyatro Araştırmaları Dergisi'nde yayımlanan "Susan Glaspell'in Önemsiz Şeyler'inin Önemi" makalesini öğrencileriniz ile birlikte okuyabilirsiniz. 

Metni Anlama Sorularının Örnek Yanıtları

Oyun içerisindeki soruların yanıtlarına bu PDF'ten ulaşabilirsiniz:

Dram Sanatının Ögeleri

Bu bölümde tiyatronun biçimi üzerinde durulacaktır.Bu sayfada çeşitli oyun kesitleri üzerinden, tema, durum, oyun kişisi, olay dizisi, kişileştirme, konuşma örgüsü, zaman ve mekân ögeleri...

Tiyatro

Tiyatro metinleri DP öğrencilerinin çalıştığı dört ana türden biridir. Bu giriş dersinde tiyatronun temel kavramları ve özellikleri üzerinde durulacaktır.kniklerden ve örneklerden bahsettik. Bu ders, Türkçe A dersinin tüm sınavlarında...

All materials on this website are for the exclusive use of teachers and students at subscribing schools for the period of their subscription. Any unauthorised copying or posting of materials on other websites is an infringement of our copyright and could result in your account being blocked and legal action being taken against you.